Yapılan araştırmalara göre ışık biyolojik saatimizin en büyük etkenlerinden bir tanesi. Yani, havanın aydınlanması vücudumuza uyanması gerektiği sinyalini veriyor.Kış aylarında karanlıkta uyanmamız gerektiğinde biyolojik saatimizi dev...
Yapılan araştırmalara göre ışık biyolojik saatimizin en büyük etkenlerinden bir tanesi. Yani, havanın aydınlanması vücudumuza uyanması gerektiği sinyalini veriyor.
Kış aylarında karanlıkta uyanmamız gerektiğinde biyolojik saatimizi devre dışı bırakmamız gerekiyor. Bu da bizi bir hayli zorluyor. Günler kısaldıkça sabahlarımıza dahil olması gereken ışık ortadan kayboluyor ve uyanmak istemiyoruz.
Günün aydınlanmasıyla beraber vücudumuz mutluluk hormonu diye adlandırdığımız ‘seratonin’ salgılamaya başlıyor. Karanlıkta uyandığımızda ise mutlu güne başlamak bizim için bir hayli zorlaşıyor. Bu etkenlerle beraber halsizlik, bitkinlik ve depresyon gibi durumlar da daha yaygın görülmeye başlıyor.
Gün ışığındaki azalma çocuklar dahil olmak üzere herkesin modunu etkileyebilir. Kış depresyonu tanısı almasak da kış aylarında daha bitkin ve isteksiz olduğumuzu söyleyebiliriz.
BİYOLOJİK SAATİ GÜÇLENDİRMEK GEREKİYOR
Her ne kadar sabah kalkma saatlerimizi değiştiremesek de rutinler oluşturmak bizim için bu durumda çok önemli. Özellikle çocukların biyolojik saatini desteklemek ve güçlendirmek adına rutinler oluşturmak iyi geliyor. Okul günlerinin daha rahat geçmesi için en önemli rutinlerden birisi uyku. Düzenli yatma ve kalkma saatlerinin olması ve bu düzene hafta sonu dahil olmak üzere uyulması bu durumu olumlu etkileyecektir. Geceleri karanlık sabahları ise bir ışıkla desteklenen bir odada uyumak uyku kalitesini arttırır. Burada gün ışığı ampul ve lambalarından destek alınabilir. Ayrıca günlük rutinler örneğin belirlenmiş yemek saatleri de bu düzene uyum sağlamak için önemlidir. Ek olarak kahvaltıda protein tüketmek beyin fonksiyonlarımızı devreye sokmak adına harika bir yöntemdir.