Sakarya'nın Hendek ilçesinde bir makarna fabrikasında meydana gelen, 1 kişinin hayatını kaybettiği, 6'sı ağır 30 kişinin yaralandığı patlamayı değerlendiren uzmanlar, patlama öncesinde gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulark...
Sakarya'nın Hendek ilçesinde bir makarna fabrikasında meydana gelen, 1 kişinin hayatını kaybettiği, 6'sı ağır 30 kişinin yaralandığı patlamayı değerlendiren uzmanlar, patlama öncesinde gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgularken, teknik incelemelerin düzenli olarak yapılması ve eksikliklerin giderilmesi gerektiğini ifade etti.
İSTANBUL (İGFA) - Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan ile Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi Abdurrahman İnce, Sakarya'nın Hendek ilçesinde bir makarna fabrikasında meydana gelen, 1 kişinin hayatını kaybettiği, 6'sı ağır 30 kişinin yaralandığı patlamayı değerlendirdi.
PATLAMA NASIL OLDU?
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, önce bir patlamanın olduğunu ve ardından yangın çıktığını dile getirerek, “Burada patlamanın sebebini öğrenmek önemli. Fabrikanın bir makarna fabrikası olması ve unlu gıdalarla çalışılması, bu durumu açıklamaya yardımcı olabilir. Un, ince granül halinde havada asılı kalabilen bir madde olduğu için, bu durumu patlayıcı atmosfer ya da patlayıcı ortam patlaması olarak değerlendirebiliriz. Buna ‘Atex patlaması’ diyoruz. Toz patlamalarının özellikleri, genellikle önce küçük bir patlamayla başlar ve ardından ikinci, üçüncü patlamalarla büyük yıkıcı bir etki yaratırlar.” dedi.
UN, HEM PATLAYICI BİR ORTAM YARATIYOR HEM DE YANICI BİR MADDE
Patlama sonrasında yangın çıktığını, çünkü unun hem patlayıcı bir ortam oluşturduğunu hem de yanıcı olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Yangının, patlamanın etkisiyle çıktığı ve müdahale edildiği görülüyor. Bu tür patlamalar nadir görülür, yaklaşık 1 yıl önce Kocaeli Derince'deki bir siloda da benzer bir patlama olmuştu. Ukrayna'dan gelen bir gemide boşaltma sırasında bir ölüm yaşanmıştı. Nadir de olsa, bu tür patlamalarla karşılaşabiliyoruz.” diye konuştu.
TOZLARIN DÜZENLİ TEMİZLENMEMESİ PATLAYICI BİR ORTAM OLUŞTURABİLİR
Bu olayın yaz aylarıyla bir ilgisi olmadığına işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Yaz aylarında görülen yangınlar daha çok orman yangınlarıdır. Ancak fabrika yangınları bu tip sebeplerle ortaya çıkmaz. İş sağlığı ve güvenliği kanunumuz var. Bu kanunla birlikte işyerlerinde, özellikle işverenin sorumluluğunda, birtakım önlemler alınması gerekiyor. Eğer bir patlama olmuşsa, mutlaka ihmaller söz konusu olmuştur. Patlayıcı ortamlarla ilgili Avrupa Birliği'nden adapte edilmiş yönetmeliklerimiz mevcut. Bu yönetmelikler kapsamında, patlayıcı ortam oluşma ihtimalleri göz önünde bulundurularak gerekli önlemler alınmalıdır. Özellikle yem fabrikası, ilaç fabrikası gibi yanıcı organik tozların bulunduğu yerlerde, tozların düzenli temizlenmemesi durumunda havada askıda kalmaları, patlayıcı bir ortam oluşturabilir. Bu nedenle bu riskin farkında olup, patlayıcı ortam oluşabilecek yerlerin, belirlenen standartlar çerçevesinde denetim altına alınması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
DÜZENLİ TEMİZLİK YAPILMASI GEREKİYOR
Eğer patlayıcı bir ortam ihtimali varsa, bununla ilgili önlemler alınması gerektiğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, şöyle devam etti:
“Bunların başında düzenli temizlik gelir. Toz patlamalarının önlenmesi için bu çok önemlidir. Çünkü tozlar zamanla birikir, zemin üzerinde, makinelerin arasında veya floresan lambalarının üstlerinde tabaka oluşturur. En ufak bir titreşimde, örneğin masaya vurduğunuzda bile bu tozlar havaya kalkabilir. Düzenli temizlik yaparak, bu tozların havaya kalkmasını ve patlayıcı ortam oluşmasını engelleyebilirsiniz. Bu amaçla vantilatörler, emme sistemleri veya toz toplama üniteleri kullanmak gereklidir. Eğer patlayıcı ortam oluşma riski varsa, tutuşturucu kaynakları da ortadan kaldırmak önemlidir. Statik elektrik veya elektrikli cihazlar bu kaynaklar arasında olabilir. Bu cihazların exproof (patlamaya dayanıklı), yani patlayıcı ortamlarda güvenle kullanılabilecek özellikte olması gerekir. Bunun dışında, olası bir patlama anında etkileri azaltacak önlemler de alınmalıdır. Patlama kapakları, pencerelerin dışarı açılması, tavanların zayıf bırakılması gibi düzenlemeler, patlamanın basıncını yukarıya doğru yönlendirir. Zaten patlamanın basıncının yukarı doğru gittiği, yapının böyle tasarlandığını gösteriyor.”
Bu tür önlemlerin zaten önceden alınması gerektiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Büyük bir fabrika olduğu için muhtemelen bu önlemler de bu fabrikada uygulanmıştır. Ancak ne kadar önlem alınırsa alınsın, bazen eksiklikler olabiliyor. Örneğin, bir toz toplama ünitesinin çalışmaması ya da exproof bir makinenin güvenliğini yitirmesi gibi problemlerle karşılaşabiliyoruz. Bu tür sorunlar teknik incelemeler sonucunda ortaya çıkar. Bu önlemler periyodik olarak kontrol edilirse, makinelerin düzenli bakımı yapılırsa, patlama riski minimuma, hatta milyonda bire kadar düşürülür.” dedi.
Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan ise yaptığı değerlendirmede makarna yapımında kullanılan unun, bir nedenle patladığına işaret ederek, “Un patlamaları, küçük bir kıvılcım gibi basit bir tetikleyici ile büyük çaplı bir patlamaya neden olabiliyor ve çok güçlü bir enerji açığa çıkabiliyor.” diye konuştu.
GEÇMİŞTE UN FABRİKALARINDA ÇOK SAYIDA PATLAMA YAŞANDI
Tüm yanıcı tozların patlama riski taşıdığını kaydeden Abdurrahman İnce ise, 4 tip Atex patlaması olduğunu ifade ederek, "Biz bunlara ‘patlayıcı atmosfer patlaması’ deriz. Yanıcı gazlar, yanıcı su buharları, yanıcı sıvıların sis halleri ve yanıcı katı tozların bulut halleri havayla birleştiğinde yanıcı bir karışım oluşturur. Bu karışım, bir tutuşturucu ısı kaynağıyla temas ettiğinde ani bir yanma gerçekleşir. Bu patlamanın anlamı, çok hızlı bir yanma reaksiyonunun başlaması ve bitmesidir; mikro saniyeler içinde yanma olur ve bu durum etrafa basınç uygular. Hızlı genleşmeden kaynaklı bu basınç, tüm patlamaların ortak mekanizmasıdır. Dolayısıyla yanıcı katı toz, bulut halinde havayla karıştığında, tutuşturucu bir ısı kaynağının olmaması gerekir. Buna dikkat edilmelidir. Geçmişte un fabrikalarında çok sayıda patlama yaşanmıştır; bu patlamalar ciddi ölümlerle ve binaların yıkılmasıyla sonuçlanmıştır. Aynı durum şeker fabrikalarında da yaşanmıştır. Başta un ve şeker olmak üzere tüm yanıcı tozlar bu riski taşır ve buna uygun güvenlik önlemleri alınarak çalışılması gerekir" diye konuştu.