Karlıköy, Yeşilköy ve Kızkapan köyleri arasında yapılması planlanan taş ocaklarına karşı, vatandaşların itirazı ve tepkisini göstermek için toplanan imzalar dün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne teslim edi...
Karlıköy, Yeşilköy ve Kızkapan köyleri arasında yapılması planlanan taş ocaklarına karşı, vatandaşların itirazı ve tepkisini göstermek için toplanan imzalar dün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne teslim edilmek üzere dün Keşan Kaymakamlığına iletildi.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) - Saat 12.30’da hükümet konağı önünde başlayan etkinliğe Kent Konseyi Başkanı Uğur Özdağlı, CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, İl Genel Meclis Üyesi Aladdin Öztürk ve Mehmet Güneş Yılmaz, Kent Konseyi Yönetim Kurulu, Karlıköy, Yeşilköy ve Kızkapan’dan gelen vatandaşlar ve Keşanlı çevreciler katıldı.
Burada ilk olarak konuşan Keşan Kent Konseyi Başkanı Uğur Özdağlı şunları söyledi.
“İki ay önce, Karlı ve Yeşilköy arasına patlatmalı taşocağı açılmasına karşı doğamızı savunarak, "Doğayı katletmeyin!" diye buradan seslenmiş,ormanımıza, suyumuza, arılarımıza ve bahçelerimize dokunmayın demiştik. Topladığımız 920 dilekçeyi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na gönderdik.
Birkaç gün önce bakanlıktan cevap geldi: "Dilekçeleriniz ulaştı, inceliyoruz." Ancak, incelemeyi dahi tamamlamadan, sanki yetmezmiş gibi yeni bir taş ocağı daha açmak için ÇED sürecini başlatmışlar.
Henüz gündemden çıkmayan ocağın yakınlarına bir tane daha taş ocağı açmak istiyorlar.
Şimdi ise ormanımızın ortasına, çam ağaçlarını kesip budayarak, üç köyün tam ortasına yeni bir taş ocağı açmak istiyorlar! Planları, 6 milyon ton taşı patlatarak, 160 metre derinliğe kadar, 12 metre uzunluğunda basamaklarla söküp almak.
12 yıl süreyle bu ocaktan milyonlarca ton taş toplayacaklar. Her hafta iki ocakta onlarca patlatma yapılacak , yüzlerce kamyon yollar çıkacak.
Bu ocaklar, Karlıköy, Yeşilköy ve Kızkapan köylerinin tam ortasında, orman arazisinde yer alıyor. Burada arıcılık yapanlar, hayvancılıkla uğraşan insanlar, meyve bahçeleriyle geçimini sağlayan çiftçiler var. Ayrıca sulama için açılmış artezyenler mevcut ve bu bölge, baraja yalnızca 800-900 metre mesafede. Her hafta yapılacak patlatmalar bu bölgeye telafisi mümkün olmayan zararlar verecek.
Karlıköy yolunu bilenler iyi bilir; daracık, iki aracın bile zor geçebildiği bir yol. Ancak, bunu görmezden gelerek her gün onlarca kamyonu köyün içinden geçirmeyi ve bu köyü yaşanmaz hale getirmeyi planlıyorlar.
Türkiye’de ağaçsız, bitki örtüsünden yoksun, tarım yapılmayan birçok alan varken, gelip en değerli tarım arazilerimizi katlediyorsunuz!
Ülkemizi yabancılara bağımlı hale getirmek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Oysa başka ülkelerde çiftçisine ve üreticisine verilen desteklerle ve modern tarım uygulamalarıyla Trakya, Türkiye’nin yarısını besleyebilecek potansiyele sahip!
Ancak, doğaya ve tarım alanlarına yapılan bu saldırılar, ülkemizin kendi kendine yetme kapasitesini her geçen gün zayıflatıyor. Artık ürettiklerimiz bize yetmiyor.
Bu arada tarım işçileri, üreticiler, çiftçiler haykırıyor: Geçinemiyoruz, kuraklık var, maliyetlerimizi karşılayamıyoruz! Ama sizler, tarım alanlarının yanı başına, su kaynaklarının dibine, ormanları katlederek taşocağı ve mermer ocağı açmak istiyorsunuz!
Geçen hafta, 100 traktörle çiftçiler Keşan'da toplandı. “Geçinemiyoruz! Ürünlerimize verdiğiniz fiyatlar düşük, kuraklık bizi vurdu, maliyetlerimizi karşılayamıyoruz!” diyerek seslerini duyurmaya çalıştılar. Ancak yetkililer, çiftçilerin bu çığlıklarını duymazdan geliyor ve doğayı talan ederek yeni ocaklar açmaya devam ediyorlar.
Mermer ocaklarının zararsız olduğu iddia edilse de bu, gerçeği yansıtmıyor. Patlatmalar sırasında, yüzyıllardır taşların arasında sıkışmış olan asbest ve silika gibi zararlı maddeler açığa çıkar. Bu maddeler, özellikle solunum yolu hastalıkları olmak üzere insan sağlığı için ciddi tehditler oluşturur. Astım, nefes darlığı ve akciğer hastalıkları bu ocaklar nedeniyle yaygınlaşabilir. Ayrıca patlatmalar sırasında çevreye yayılan bu zararlı maddeler, yalnızca insan sağlığını değil, aynı zamanda çevreyi de olumsuz etkiler. Bu durum, hem bölgede yaşayanların yaşam kalitesini düşürmekte hem de tarım ve hayvancılıkla uğraşanların geçim kaynaklarını tehdit etmektedir.
Sizi tanıyoruz! Artvin’in delik deşik ettiğiniz Cerattepe’sinden, yağmaladığınız Kaz Dağları'ndan, katlettiğiniz Akbelen Ormanları'ndan, aylar sonra işçilerin cenazelerini çıkaramadığınız Erzincan İliç’ten, Manisa’da topraktan söküp yerine imar verdiğiniz zeytin ağaçlarından, Mecidiye Köyü’nde dümdüz ettiğiniz taş ocaklarından, sizi çok iyi tanıyoruz!
Yıkımınızın izleri, doğanın bağrında kanayan yaralar gibi duruyor! Her bir ağaç, her bir toprak parçası, sizin ellerinizde can çekişiyor!
Artık yeter! Halkın, üreticinin, doğanın sesini bastıramayacaksınız! Bu ülkenin köylüleri, yağmaladığınız her karış toprağın arkasında dimdik duruyor!
Bu yağma böyle devam edemez! Vicdanını yitirenlere karşı biz buradayız, susmayacağız! Kazanç hırsıyla gözleri kör olanlara karşı doğa da halk da hesap soracak!”
Daha sonra söz alan Nurten Nazlı’da “Bugün buraya köylerimizde açılmak üzere planlanan taş ocaklarını protesto etmek üzere geldik. Ben Karlıköy de doğdum, orada büyüdüm, sonra köyümden ayrıldım. Şimdi zaman zaman geliyorum. Ben o köyün merasında çobancılık yaptım, kuzu otlattım, inek güttüm, havuzçeşme dediğimiz o yemyeşil ağaçların altında, tertemiz oksijeni soluyarak büyüdüm. Şimdi dedelerimizden babalarımızdan kalan bu güzelim meraya, yemyeşil ormanlarımıza, tarım arazilerimize, çiçeğimize, böceğimize, arılarımıza dokunmamalarına müsaade etmemeleri için buradayız. Bu vesileyle burada toplandık, biz hep birlikte, tek yürek olarak bu mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Bizleri burada yalnız bırakmadığınız için verdiğiniz desteğe başta başkanım Uğur Özdağlı ve Hasan Karagöz hocama ve diğer konsey arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler ederim. Hepinizi canı gönülden kutluyorum.” Dedi.
Daha sonra söz alan Çevre ve Ekoloji Meclisi adına konuşan Hasan Karagöz’de bir konuşma yaparak şunları söyledi. “Buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Çünkü artık bu konu boyumuzu aştı. Yeter artık diyoruz, başta Keşan Orman İşletme Müdürlüğü, Çanakkale Orman işletme Müdürlüğü, Edirne Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu üyeleri, DSİ yetkilileri, önlerine gelen her gelen projeye uygundur diyerek onaylıyorlar ve imza atıyorlar. Bu koltuklar bu kadar mı kıymetli? Bu makam, mevkii koltuklardan vazgeçerek, ileride torunlarına anlatacakları güzel hikayeler bırakmalarını istiyoruz. Şu an doğa harikası olan yere hiç değilse Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü’nden kesinlikle görüş istenecek, uygun değildir ibaresini yazarlarsa bu dosya bir daha açılmamak üzere kapanacak. O nedenle basın aracılığı ile bu kurumlara proje tantım dosyalarına imza atan tüm kurumlara buradan bir kez daha sesleniyoruz. Umarız duyarlar ve bu güzel ülkeyi hep birlikte torunlarımıza aynı güzellik ve aynı yeşillikte devrederiz. Hepinize teşekkür ederiz.”
Konuşmaların ardından Keşan Kent Konseyi Başkanı Uğur Özdağlı ve yönetim kurulu üyeleri ile Nurten Nazlı, Kaymakamlık binasına giderek toplanan 1480 imzayı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne teslim edilmek üzere Keşan Kaymakamı Cemalettin Yılmaz’a teslim etti.